Anneler kızacak ama...
Bu günlerde ebeveyinlerin en çok konuştuğu konu "cocuğumu yuvaya göndereyim mı? Göndermeyeyim mı? Gonderecek ise de bu yuvada ne gibi özellikler olmalı? İste sizin icin araştırdığım ve ilgiyle okuyacağınızı düşündüğüm yazılar;
-Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Alp Özkanl: Çocukluk çağı kanserler için en riskli yaş 3-4'tür. Bu nedenle çocuğunuzun az onkolojik virüsle karşılaşması için 4 yaş öncesi yuvaya göndermeyin diyorum. Bu bir hipotezdir. Görüşümün karşısında duracak olanlar olabilir. Kişisel görüşüm bu. O nedenle tartışmaya açıktır. Gerek onkolojik gerekse çocuğun psikolojik durumu açısından çocuğu 4 yaşından önce yuvaya göndermesinler. Konuya bir onkoloji uzmanı açısından baktığımda bunu söyleyebilirim. Yurt dışında çocuklar 15-16 yaşında HPV virüsüyle karşılaşırken bizim ülkemizde 5 ile 8 yaş arasında karşılaşıyorlar. Virüs bizde bu yaşta patlamasını yaşıyor. 5 ile 8 yaş arası çocukların bu virüsle karşılaşma oranı diğer ülkelere göre 5-6 kat daha fazla. Bu sonuç da bizim en büyük dayanağımız oluyor. Çocukların HPV virüsüyle erken yaşta karşılaşmaması için çocukları hijyen açısından korumalı ve kalabalık ortamlarda mümkün olduğunca uzak tutulmalı.
-UNICEF, okulöncesi eğitim kurumlarını “yaşama en iyi başlangıç” yeri olarak görüyor ve çocuklar için yaşamsal önemde olan bu dönemeçte, onlara eşit haklar verilmesi gerektiğini savunuyor. Peki, yaşama en iyi başlangıç yerinde okulöncesi eğitim nasıl olmalıdır? Öncelikle anaokulu çocuğu bilgiyle yükleme yeri değil, çocuğun ilköğretime başlandığında bilgiyi öğrenmesi için gerekli becerilerin kazandırıldığı ve çocukların gelişimlerinin desteklendiği yerdir. Okulöncesi eğitimi dendiğinde, “eğitim” akademik bilgi gibi anlaşılıyor. Okulöncesinde “eğitim”, çocukların duygusal, sosyal, fiziksel, zihinsel gelişimlerini desteklemek için fırsatlar yaratmak anlamına gelir. Anaokulu, çocuklara bir şeyler öğretme endişesiyle yoğun dergi çalışmalarının verildiği, çeşitli branş dersleriyle çocukların sıkıldığı bir yer değil; çocukların potansiyelinin ortaya çıkarıldığı ve yaş gurubuna uygun oyunlarla çocukların gelişimlerinin desteklendiği ve mutlu edildiği bir kurumdur. Yine çocuklara bir şeyler öğretmen endişesiyle çocukların tüm gün anaokulunda kalması da yanlıştır. Bir yetişkin gibi sabah erkenden akşam 18.00’ e kadar çocuğun okulda kalması çocukta duygusal sorunların ortaya çıkmasına yol açabilir. İdeal olan sabah çocuk uykusunu aldıktan ve kahvaltısını yaptıktan sonra 9:30-10:00 arası anaokuluna gelmesi, yaş gurubu ne olursa olsun öğle yemeğinden sonra en az yarım saat dinlenmesi ve saat en geç 15: 00 gibi anaokulundan ayrılıp evine gitmesi ve evde olmanın tadını çıkarmasıdır. İyi bir anaokulu seçmek için okulun fiziki görünüşüne ve gösterişli broşürüne de aldanmayın. Anaokulunun eğitim kalitesine bakın ve eğitim kalitesini belirleyen kriterlere göre okulöncesi eğitim kurumunu seçin. Peki, 0-6 yaşta çocuğunuzun gelişimi desteklemek için göndereceğiniz Kreş ve Anaokulunda hangi kriterler eğitim kalitesini belirler? Bu kıstaslar şunlardır;
1. Öğretmen Anaokulu seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli kıstas öğretmendir. Okul öncesi dönemde öğretmenin önemi tartışılmaz. Okulun fiziki şartları ne kadar iyi olursa olsun, program ne kadar dikkatli hazırlanmış olursa olsun, çocuklarla bütün gün beraber olan, programı uygulayan öğretmendir. Çocukları gözleyip programı geliştirecek, çocuklara şefkatle yaklaşıp onların ihtiyaçlarını bir anne gibi karşılayacak kişi de yine öğretmendir. Kısacası okulun eğitim kalitesini belirleyen öğretmendir. Öğretmenin Kişiliği: 0-6 yaşta anne babanın tüm ilgisine ve sevgisine sahip olan çocuk okulda öğretmenin ilgisini diğer çocuklarla paylaşmak zorunda kalır. Bu dönemde özellikle küçük yaş gurubu çocuklarının sevgiye ve şefkate muhtaçtır. Bu nedenle öğretmenin şefkatli, güler yüzlü ve sevgi dolu olması, işini severek yapması çok önemlidir.Öğretmenin Eğitimi ve Tecrübesi: 0-6 yaş, çocukların gelişimi için kritik bir dönem ve çocukların bu dönemde gelişimlerini destekleyecek eğitimli ve tecrübeli öğretmene ihtiyaçları duyar. Öğretmen ne kadar eğitimli ve tecrübeli olursa çocukların gelişimini o kadar iyi destekleyebilir.
Öğretmenler ve Diğer Personeller Arasındaki İletişim: Okulda öğretmenlerin arasında iyi bir iletişim oluşursa, öğretmenler bir takım olarak çalışıp okuldaki çocukların gelişimi için birbirlerine destek olurlar. Sadece öğretmenler arasındaki iletişim değil, okulun bütün çalışanlarının arasındaki iletişimde de önemlidir. Herkes mutlu mutlu çalışırsa bu mutluluk çocuklara da yansır. Yaşanan sorunlar öğretmenlerin işine konsantre engel olur ve asık suratla çalışmaları çocukları olumsuz etkiler.
2. Çocuk Sayısı; Öğretmen-Çocuk Oranı: sınıfta bir öğretmene düşen çocuk sayısı okul öncesi dönemde çok önemlidir. Özellikle kreş döneminde bir öğretmene düşen çocuk sayısı 5 geçmemelidir. 3-6 yaş döneme ise bu sayı 12 geçmemeli ve sınıfta bir yardımcı öğretmen olmalıdır.
Sınıf Sayısı: Birçok anaokulu kapasitesinin üstünde öğrenci kabul ediyor ve her odayı sınıf yapıyor. Böylece çocuklara düşen metrekare alan azalıyor. Çeşitli etkinlikler için kullanılacak boş oda da kalmıyor. Çok gürültülü kalabalık bir okul çocukların gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. Çünkü anaokulunda çocuğunun huzurlu, sakin bir ortama ihtiyacı vardır.
3. Programın Kalitesi ve Geliştirilmesi: Kültürel ve Bireysel Farklılıklar: Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan çeşitli eğitim modelleri vardır. Bu eğitim modelleri farklı kültürlerden geldikleri için bizim kültürümüzde uygulandığında problemler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca her eğitim modeli artılara ve eksilere sahiptir. Tek bir eğitim modeli yerine her eğitim modelinin kültürümüzle ve eğitim felsefemizle uyumlu yönlerini alarak kendi kültürümüze uygun hale getirmek gerekiyor. Anaokulunda program nasıl geliştiriliyor, Programı hazırlarken bireysel farklılıklara dikkat ediliyor mu öğrenmelisiniz. Eğitim programı çocukların bireysel farklılıklarına cevap verecek şekilde düzenlenmeli. Bazı çocuklar görerek, bazıları dokunarak, bazıları ise duyarak öğreniyor. Örneğin konu meyveler ise meyve çeşitleri sınıfa getirilmeli, her çocuğun dokunması, tatması, görmesi ve özelliklerini anlatarak duyması sağlanmalı. Branş Dersleri: Erken çocukluk yılları gelecekteki akademik başarının temellerinin atıldığı dönemdir. Okul öncesi dönemde amaç bilgiyi (sayıları, renkleri, harfleri) öğretmek değil, bilgiyi öğrenebilmesi için gerekli becerileri kazandırmaktır. Bu becerileri kazandırmak yerine bilgiyi öğreteyim diye çocuğu sıkmak, çocukluğunu doya doya yaşamasına engel olmak çok yanlıştır. Çok fazla branş derleri ve yoğun program okulöncesi çocuğu için çok ağır olabiliyor ve çocuğun gelişimi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle daha az branş dersleri olan okullar tercih edilmeli. Ölçme, Değerlendirme ve Geliştirme: Anaokulunun ölçme değerlendirme sistemi var mı öğrenin. Planla-Uygula-Değerlendir… Tekrar Planla-Uygula- Değerlendir… Burada bir süreklilik mevcuttur. Programı uyguladıktan sonra iş bitmiyor. Sürekli bireysel ve grup gözlemleri, öğretmenin notları incelenerek, çocukların gelişimlerine bakılarak program değerlendirilmeli. Programın eksik yönleri geliştirilmelidir. Çocuklar büyüdükçe, sınıfa yeni çocuk geldikçe grup dinamiği değişeceğinden programın etkili olabilmesi için programda değişiklikler yapılması şarttır. Ayrıca bu ölçme değerlendirme bireysel yapılmalı. Bir çocuğun gelişimini başka bir çocuğun gelişimiyle karşılaştırmak doğru olmaz. Her çocuk için bir klasör tutulmalı ve oraya çocuğun yıl içinde yaptığı faaliyetler, gözlem formları konmalı. Çocuğun gelişimi, yaptığı bu faaliyetlerle ve gözlem formlarına bakarak kendi gelişimi ve ilerlemesine göre değerlendirilmelidir. Yapılan bu değerlendirmelere göre program tekrar değiştirilmeli ve geliştirilmelidir. Bu nedenle anaokulun sistemli ölçme, değerlendirme, geliştirme sistemine sahip mi ve bu sistemli işliyor mu dikkat edin.
Pedagog Danışmanlığı: Okulun programın hazırlanmasında, ölçme değerlendirme sürecinde bir pedagogdan profesyonel destek almak çok faydalı olacaktır. Anaokulun bu hizmet için bir uzmandan ya da kurumdan destek alıyor mu öğrenmelisiniz.Okul-Aile İşbirliği: Anaokulunda çocukların aileleriyle sıkı iletişim içinde olmak, ailelerden çocukların gelişimleriyle ve evde neler yaptığı ile ilgili bilgi almak, okuldaki gözlemleri ailelerle paylaşarak önerilerde bulunmak çocuğun gelişimini destekler. Anaokulu seçilirken aile ve okul işbirliği de değerlendirilmelidir.
4. Okulun Fiziki Şartları
Sınıflar: sınıflarda hijyen kurallarına ve temizliğe dikkat edilmeli. Mobilyalar çocukların boyunda olmalı ve mobilyaların sivri kısımları kaplanmalı. Köşeler ve oyuncaklar çocukların özgürce hareket etmelerini destekleyecek şekilde düzenlenmeli. Oyuncak ve eğitim materyalleri çocukların görebilecekleri şekilde yerleştirilmeli ve dolaplar, çekmeceler, kutular etiketlenmeli (Bir oyuncak örneği ile oyuncağın ismini yazarak). Çocukların yaş grubuna göre tehlikeli oyuncak ve materyaller sınıfta tutulmamalı (Çocukların yutabilecekleri oyuncak parçaları, kesici aletler, kimyasal maddeler). Temiz, düzenli ve ferah olmalıdır.
Bahçesi ve Spor Salonu: Çocukların enerjisini atacakları bir bahçenin ve kışın özgürce oynayacakları bir spor salonun olması çocukların fiziksel gelişimi için şart. Bahçe ve spor salonu yeterli araç gerece sahip mi dikkat edin.
Güvenlik: Bu yaşta çocuklar tehlikelere açık olduğu için okulda güvenlik önemleri tam alınmalıdır. Özellikle yangın ve depreme karşı okuldaki araç gereçler güvenli bir şekilde yerleştirilmeli ve çocuklar bu konuda eğitilmeli. Bunla birlikte oyuncak ve eğitici materyallerin güvenliğinden emin olunmalıdır. Acil durumlarda anaokulun işleyişi nasıl, güvenlik tatmin edici mi bunları da ailelerin değerlendirmesi gerekiyor. Eğitim Araç ve Gereçleri: Okulun oyuncaklarla dolu ve rengarenk, gösterişli olması okulun kalitesini göstermez.
Önemli olan her yaş gurubuna göre eğitici eğitim materyallerin bulundurulması ve bunların düzenli değiştirilmesidir. Sınıfları gezerken eğitici oyuncakların varlığına ve kalitesine dikkat etmek faydalı olacaktır.Çocuğunuza en iyi anaokulunu gösterişli broşürlere göre değil, okulun eğitim kalitesine göre seçmeniz dileğiyle...
-Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Alp Özkanl: Çocukluk çağı kanserler için en riskli yaş 3-4'tür. Bu nedenle çocuğunuzun az onkolojik virüsle karşılaşması için 4 yaş öncesi yuvaya göndermeyin diyorum. Bu bir hipotezdir. Görüşümün karşısında duracak olanlar olabilir. Kişisel görüşüm bu. O nedenle tartışmaya açıktır. Gerek onkolojik gerekse çocuğun psikolojik durumu açısından çocuğu 4 yaşından önce yuvaya göndermesinler. Konuya bir onkoloji uzmanı açısından baktığımda bunu söyleyebilirim. Yurt dışında çocuklar 15-16 yaşında HPV virüsüyle karşılaşırken bizim ülkemizde 5 ile 8 yaş arasında karşılaşıyorlar. Virüs bizde bu yaşta patlamasını yaşıyor. 5 ile 8 yaş arası çocukların bu virüsle karşılaşma oranı diğer ülkelere göre 5-6 kat daha fazla. Bu sonuç da bizim en büyük dayanağımız oluyor. Çocukların HPV virüsüyle erken yaşta karşılaşmaması için çocukları hijyen açısından korumalı ve kalabalık ortamlarda mümkün olduğunca uzak tutulmalı.
-UNICEF, okulöncesi eğitim kurumlarını “yaşama en iyi başlangıç” yeri olarak görüyor ve çocuklar için yaşamsal önemde olan bu dönemeçte, onlara eşit haklar verilmesi gerektiğini savunuyor. Peki, yaşama en iyi başlangıç yerinde okulöncesi eğitim nasıl olmalıdır? Öncelikle anaokulu çocuğu bilgiyle yükleme yeri değil, çocuğun ilköğretime başlandığında bilgiyi öğrenmesi için gerekli becerilerin kazandırıldığı ve çocukların gelişimlerinin desteklendiği yerdir. Okulöncesi eğitimi dendiğinde, “eğitim” akademik bilgi gibi anlaşılıyor. Okulöncesinde “eğitim”, çocukların duygusal, sosyal, fiziksel, zihinsel gelişimlerini desteklemek için fırsatlar yaratmak anlamına gelir. Anaokulu, çocuklara bir şeyler öğretme endişesiyle yoğun dergi çalışmalarının verildiği, çeşitli branş dersleriyle çocukların sıkıldığı bir yer değil; çocukların potansiyelinin ortaya çıkarıldığı ve yaş gurubuna uygun oyunlarla çocukların gelişimlerinin desteklendiği ve mutlu edildiği bir kurumdur. Yine çocuklara bir şeyler öğretmen endişesiyle çocukların tüm gün anaokulunda kalması da yanlıştır. Bir yetişkin gibi sabah erkenden akşam 18.00’ e kadar çocuğun okulda kalması çocukta duygusal sorunların ortaya çıkmasına yol açabilir. İdeal olan sabah çocuk uykusunu aldıktan ve kahvaltısını yaptıktan sonra 9:30-10:00 arası anaokuluna gelmesi, yaş gurubu ne olursa olsun öğle yemeğinden sonra en az yarım saat dinlenmesi ve saat en geç 15: 00 gibi anaokulundan ayrılıp evine gitmesi ve evde olmanın tadını çıkarmasıdır. İyi bir anaokulu seçmek için okulun fiziki görünüşüne ve gösterişli broşürüne de aldanmayın. Anaokulunun eğitim kalitesine bakın ve eğitim kalitesini belirleyen kriterlere göre okulöncesi eğitim kurumunu seçin. Peki, 0-6 yaşta çocuğunuzun gelişimi desteklemek için göndereceğiniz Kreş ve Anaokulunda hangi kriterler eğitim kalitesini belirler? Bu kıstaslar şunlardır;
1. Öğretmen Anaokulu seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli kıstas öğretmendir. Okul öncesi dönemde öğretmenin önemi tartışılmaz. Okulun fiziki şartları ne kadar iyi olursa olsun, program ne kadar dikkatli hazırlanmış olursa olsun, çocuklarla bütün gün beraber olan, programı uygulayan öğretmendir. Çocukları gözleyip programı geliştirecek, çocuklara şefkatle yaklaşıp onların ihtiyaçlarını bir anne gibi karşılayacak kişi de yine öğretmendir. Kısacası okulun eğitim kalitesini belirleyen öğretmendir. Öğretmenin Kişiliği: 0-6 yaşta anne babanın tüm ilgisine ve sevgisine sahip olan çocuk okulda öğretmenin ilgisini diğer çocuklarla paylaşmak zorunda kalır. Bu dönemde özellikle küçük yaş gurubu çocuklarının sevgiye ve şefkate muhtaçtır. Bu nedenle öğretmenin şefkatli, güler yüzlü ve sevgi dolu olması, işini severek yapması çok önemlidir.Öğretmenin Eğitimi ve Tecrübesi: 0-6 yaş, çocukların gelişimi için kritik bir dönem ve çocukların bu dönemde gelişimlerini destekleyecek eğitimli ve tecrübeli öğretmene ihtiyaçları duyar. Öğretmen ne kadar eğitimli ve tecrübeli olursa çocukların gelişimini o kadar iyi destekleyebilir.
Öğretmenler ve Diğer Personeller Arasındaki İletişim: Okulda öğretmenlerin arasında iyi bir iletişim oluşursa, öğretmenler bir takım olarak çalışıp okuldaki çocukların gelişimi için birbirlerine destek olurlar. Sadece öğretmenler arasındaki iletişim değil, okulun bütün çalışanlarının arasındaki iletişimde de önemlidir. Herkes mutlu mutlu çalışırsa bu mutluluk çocuklara da yansır. Yaşanan sorunlar öğretmenlerin işine konsantre engel olur ve asık suratla çalışmaları çocukları olumsuz etkiler.
2. Çocuk Sayısı; Öğretmen-Çocuk Oranı: sınıfta bir öğretmene düşen çocuk sayısı okul öncesi dönemde çok önemlidir. Özellikle kreş döneminde bir öğretmene düşen çocuk sayısı 5 geçmemelidir. 3-6 yaş döneme ise bu sayı 12 geçmemeli ve sınıfta bir yardımcı öğretmen olmalıdır.
Sınıf Sayısı: Birçok anaokulu kapasitesinin üstünde öğrenci kabul ediyor ve her odayı sınıf yapıyor. Böylece çocuklara düşen metrekare alan azalıyor. Çeşitli etkinlikler için kullanılacak boş oda da kalmıyor. Çok gürültülü kalabalık bir okul çocukların gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. Çünkü anaokulunda çocuğunun huzurlu, sakin bir ortama ihtiyacı vardır.
3. Programın Kalitesi ve Geliştirilmesi: Kültürel ve Bireysel Farklılıklar: Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan çeşitli eğitim modelleri vardır. Bu eğitim modelleri farklı kültürlerden geldikleri için bizim kültürümüzde uygulandığında problemler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca her eğitim modeli artılara ve eksilere sahiptir. Tek bir eğitim modeli yerine her eğitim modelinin kültürümüzle ve eğitim felsefemizle uyumlu yönlerini alarak kendi kültürümüze uygun hale getirmek gerekiyor. Anaokulunda program nasıl geliştiriliyor, Programı hazırlarken bireysel farklılıklara dikkat ediliyor mu öğrenmelisiniz. Eğitim programı çocukların bireysel farklılıklarına cevap verecek şekilde düzenlenmeli. Bazı çocuklar görerek, bazıları dokunarak, bazıları ise duyarak öğreniyor. Örneğin konu meyveler ise meyve çeşitleri sınıfa getirilmeli, her çocuğun dokunması, tatması, görmesi ve özelliklerini anlatarak duyması sağlanmalı. Branş Dersleri: Erken çocukluk yılları gelecekteki akademik başarının temellerinin atıldığı dönemdir. Okul öncesi dönemde amaç bilgiyi (sayıları, renkleri, harfleri) öğretmek değil, bilgiyi öğrenebilmesi için gerekli becerileri kazandırmaktır. Bu becerileri kazandırmak yerine bilgiyi öğreteyim diye çocuğu sıkmak, çocukluğunu doya doya yaşamasına engel olmak çok yanlıştır. Çok fazla branş derleri ve yoğun program okulöncesi çocuğu için çok ağır olabiliyor ve çocuğun gelişimi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle daha az branş dersleri olan okullar tercih edilmeli. Ölçme, Değerlendirme ve Geliştirme: Anaokulunun ölçme değerlendirme sistemi var mı öğrenin. Planla-Uygula-Değerlendir… Tekrar Planla-Uygula- Değerlendir… Burada bir süreklilik mevcuttur. Programı uyguladıktan sonra iş bitmiyor. Sürekli bireysel ve grup gözlemleri, öğretmenin notları incelenerek, çocukların gelişimlerine bakılarak program değerlendirilmeli. Programın eksik yönleri geliştirilmelidir. Çocuklar büyüdükçe, sınıfa yeni çocuk geldikçe grup dinamiği değişeceğinden programın etkili olabilmesi için programda değişiklikler yapılması şarttır. Ayrıca bu ölçme değerlendirme bireysel yapılmalı. Bir çocuğun gelişimini başka bir çocuğun gelişimiyle karşılaştırmak doğru olmaz. Her çocuk için bir klasör tutulmalı ve oraya çocuğun yıl içinde yaptığı faaliyetler, gözlem formları konmalı. Çocuğun gelişimi, yaptığı bu faaliyetlerle ve gözlem formlarına bakarak kendi gelişimi ve ilerlemesine göre değerlendirilmelidir. Yapılan bu değerlendirmelere göre program tekrar değiştirilmeli ve geliştirilmelidir. Bu nedenle anaokulun sistemli ölçme, değerlendirme, geliştirme sistemine sahip mi ve bu sistemli işliyor mu dikkat edin.
Pedagog Danışmanlığı: Okulun programın hazırlanmasında, ölçme değerlendirme sürecinde bir pedagogdan profesyonel destek almak çok faydalı olacaktır. Anaokulun bu hizmet için bir uzmandan ya da kurumdan destek alıyor mu öğrenmelisiniz.Okul-Aile İşbirliği: Anaokulunda çocukların aileleriyle sıkı iletişim içinde olmak, ailelerden çocukların gelişimleriyle ve evde neler yaptığı ile ilgili bilgi almak, okuldaki gözlemleri ailelerle paylaşarak önerilerde bulunmak çocuğun gelişimini destekler. Anaokulu seçilirken aile ve okul işbirliği de değerlendirilmelidir.
4. Okulun Fiziki Şartları
Sınıflar: sınıflarda hijyen kurallarına ve temizliğe dikkat edilmeli. Mobilyalar çocukların boyunda olmalı ve mobilyaların sivri kısımları kaplanmalı. Köşeler ve oyuncaklar çocukların özgürce hareket etmelerini destekleyecek şekilde düzenlenmeli. Oyuncak ve eğitim materyalleri çocukların görebilecekleri şekilde yerleştirilmeli ve dolaplar, çekmeceler, kutular etiketlenmeli (Bir oyuncak örneği ile oyuncağın ismini yazarak). Çocukların yaş grubuna göre tehlikeli oyuncak ve materyaller sınıfta tutulmamalı (Çocukların yutabilecekleri oyuncak parçaları, kesici aletler, kimyasal maddeler). Temiz, düzenli ve ferah olmalıdır.
Bahçesi ve Spor Salonu: Çocukların enerjisini atacakları bir bahçenin ve kışın özgürce oynayacakları bir spor salonun olması çocukların fiziksel gelişimi için şart. Bahçe ve spor salonu yeterli araç gerece sahip mi dikkat edin.
Güvenlik: Bu yaşta çocuklar tehlikelere açık olduğu için okulda güvenlik önemleri tam alınmalıdır. Özellikle yangın ve depreme karşı okuldaki araç gereçler güvenli bir şekilde yerleştirilmeli ve çocuklar bu konuda eğitilmeli. Bunla birlikte oyuncak ve eğitici materyallerin güvenliğinden emin olunmalıdır. Acil durumlarda anaokulun işleyişi nasıl, güvenlik tatmin edici mi bunları da ailelerin değerlendirmesi gerekiyor. Eğitim Araç ve Gereçleri: Okulun oyuncaklarla dolu ve rengarenk, gösterişli olması okulun kalitesini göstermez.
Önemli olan her yaş gurubuna göre eğitici eğitim materyallerin bulundurulması ve bunların düzenli değiştirilmesidir. Sınıfları gezerken eğitici oyuncakların varlığına ve kalitesine dikkat etmek faydalı olacaktır.Çocuğunuza en iyi anaokulunu gösterişli broşürlere göre değil, okulun eğitim kalitesine göre seçmeniz dileğiyle...
Yorumlar